23 Mart 2021 Salı

Babam kederden öldü...


 Babam kederden öldü...

Son Osmanlı padişahı Vahdeddin Han'ın kızı Sabiha Sultan böyle diyor ve şöyle devam ediyor :

" Babamla M.Kemal arasında konuşup mutabık kaldıkları hususlar vardı.Yegâne gayeleri vatanın istiklali idi.
Babam sonradan M.Kemal Paşa'nın kendisini ve imparatorluğu hain insanlar gibi göstermesinden çok müteessir olmuştur.

Nitekim bu keder o kadar devamlı olmuştur ki, bir gece beyninde bir damar kopması hayattan kendisini almıştır..."
623 senelik bir cihan imparatorluğunun son padişahı, Osman Gazi'nin, Fatih'in, Yavuz'un, Kanuni'nin tahtının son temsilcisiydi.

1922' den beri resmi tarih tarafından nesillere hain olarak aktarıldı.İtalya San Remo'da, 1926' da vefat ettiğinde cenazesi 48 gün sonra defnedilebilmişti.

Çünkü cenazesine, İtalyan esnafına olan borcu nedeniyle haciz gelmişti son Osmanlı padişahının.
Kaldığı köşkün salonunda eşyalarla haciz edildi Vahdeddin Han'ın naaşı.

Vefat ettiğinde kıymetli evrak ve paraları muhafaza ettiği çekmecesi açılmış ve 17 tane çeyrek Osmanlı altını ve taşları sökülmüş bir Hanedan-ı Âli Osman nişanı dışında hiç bir şey bulunmamıştı.

Son Osmanlı padişahı Vahdeddin Han'ı rahmetle anıyoruz...

Bizi affet şehit sultan...


Bizi affet şehit sultan...

Çünkü, kiralık katiller tarafından şehit edilmene rağmen onlarca yıl intihar ettiğin yalanı ile anıldın.

Çünkü, seni tahttan indirip şehit edilmende başrol oynayanlardan Mithat Paşa gibileri bugün hâla kahraman olarak görenler var.

Çünkü, sana olan kinini seni katlettirerek gösteren padişah katili Hüseyin Avni Paşa, deden Kanuni'nin türbesinde ki hazirede yatmakta ve ismi caddelere verilmekte.

Çünkü, oğlun Veliaht Şehzade Yusuf İzzeddin Efendi' de tıpkı senin gibi şehit edildi ve tıpkı sana yapıldığı gibi intihar ettiği yalanı söylendi.

Çünkü, bir diğer oğlun son Halife Abdülmecid Efendi, 1924 Hanedan sürgünü ile bu vatandan kovuldu. Vatanına hasret öldü ve naaşı tüm ricalara rağmen ülkeye kabul edilmedi.

Çünkü, sana yapılanlar ve evlâtlarına yapılanların yanında, yıllarca tarih kitaplarında diğer pek çok padişah gibi hakaretler edildi ve horoz dövüştürürdü gibi iftiralar atıldı.

O yüzden diyorum ki bizi affet şehit sultan.
Mekânın cennet olsun.

10 Şubat 1918...


10 Şubat 1918...


Bu tarihte vefat eden cennet mekân Abdülhamid Han'ın cenaze töreninden iki kare...

Hakanımızın 1909' da tahttan indirilmesi ile başlayan felaketler, 1918' de biten 1.Dünya Savaşı ile zirve yaptı.

10 sene icinde koskoca imparatorluk adeta eridi ve Anadolu bile tehlikedeydi.

Aslında Abdülhamid Han vefat ettiğinde, adeta kendisi ile birlikte 600 seneden fazla yaşayan bir imparatorlukta toprağa veriliyordu.

Abdülhamid Han'ın torunları Kudüs'te...


Abdülhamid Han'ın torunları Kudüs'te...

Dedeleri bu topraklar için 33 sene mücadele edip, Siyonistlere satmadığı için tahttan indirilmişti...

Cennet mekân Abdülhamid Han'ın torunları Şehzade Orhan Osmanoğlu ve kızı Nilhan Sultan Osmanoğlu'nun Kudüs'te bir hatıra fotoğrafı. Allah uzun ömürler versin...

Trabzon'un yiğit mebusu şehit Ali Şükrü Bey'in kabri...

Trabzon'un yiğit mebusu şehit Ali Şükrü Bey'in kabri...

Mecliste konuşma öldürürler seni diyenlere, bin Ali Şükrü feda olsun İslâm yoluna diyen ve bu yolda mebus iken şehit edilen Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey, cumhuriyet tarihinde ilk politik suikaste kurban giden isimdi.

1. Mecliste M.Kemal'e muhalif olan ikinci grubun lideri Trabzon Mebusu Şehit Ali Şükrü Bey şöyle diyordu bir konuşmasında :

" Türk Milletinin de arzuladığı gibi Misak-ı Milli sınırlarından daha geniş bir coğrafya arzuluyorum.

Osmanlı Devleti bayrağının dalgalandığı her yer geri alınmalıdır.Başta Hindistan olmak üzere bütün Müslümanlar bu arzuyu taşımaktadırlar. "

Böyle düşünüyor ve mecliste M.Kemal ve icraatlarına en büyük muhalefeti yapıyordu.Gerek Lozan, gerek hilafetin kaldırılması konusunda.

Bir defasında mecliste Lozan için yaptığı muhalefet için Rauf Bey, ( Rauf Orbay) : "Şükrü yeter ! " demişti.

Ali Şükrü Bey'in cevabı : "Rauf...Ben bu işin fedaisiyim anladın mı ? " olmuştu.

Mehmetçiğin süngüsüyle kazanılan zaferin heba edildiğini açıkça söylüyordu. Bu muhalefeti yapabilmek gerçek bir cesaret istiyordu.

Çünkü Ali Şükrü Bey, bir cinayete kurban giderek bu yaptığı muhalefetin bedelini canıyla ödeyecekti maalesef.

Mekânı cennet olsun.


 

Fehim Paşa [ 1873-1908 ]...


Fehim Paşa [ 1873-1908 ]...

Babası Abdülhamid Han'ın sütkardeşiydi.

Cennet mekân Abdülhamid Han'ın yaveri ve baş hafiyesi Fehim Paşa [ 1873-1908 ]...

Payitaht Abdülhamid dizisinde de bahsedilen Fehim Paşa, devrin en güvenilir isimlerindendi.

1894' te Harbiye' yi bitirdi ve 2 sene sonra Abdülhamid Han'ın yaveri oldu. Doğal olarak Abdülhamid Han'a yakın bir hayat yaşadı.

Abdülhamid Han'ın yaveri ve baş hafiyesi olarak sokakların nabzını tutardı ve sokakların emniyetinden de sorumluydu.

Bunun yanında devletini seven ve milletin namusunu koruyan, kısaca devlet ve millete zararı olmayan külhanbeylerini himaye ettiği söylenir.

Devleti ilgilendiren bütün önemli gelişmelerin ilk durağı Fehim Paşa'ydı. İstihbarat operasyonlarında görev yapan Fehim Paşa, zamanla baş hafiye oldu.

Çok genç yaşta Paşa ve Ferik [ Korgeneral ] rütbelerini alan Fehim Paşa, iddialara göre dış ülke elçileri tarafından kumpaslara maruz kaldı.

Alman elçisi tarafından bir kumpasa uğrayan ve şikayet edilen Paşa, özel bir emirle Bursa'ya gönderildi. Meşrutiyet karşıtıydı ve bu yüzden meşrutiyet taraftarlarının büyük tepkisini çekmişti.

1908' de Bursa' da yolu bir grup tarafından sıkıştırılarak faili meçhul bir cinayete kurban gitti. Mekânı cennet olsun..

Hamidiye Kürt Alayları


Hamidiye Kürt Alayları

Kürt kardeşlerimizin ataları, cennet mekân Abdülhamid Han'a, [ Kürtlerin Babası ] derdi.

Kürt kardeşlerimizin gerçek temsilcileri.
Hamidiye Kürt Alayları Reisleri, 4.Ordu Komutanı Zeki Paşa ile...

Kürt halkı; " Kellemi veririm Doğu Anadolu'yu vermem " diyen cennet mekân Abdülhamid Han'a, " Bave Kurdan " yani [ Kürtlerin Babası ] diyordu.

Ermeni ve Rus tehdidine karşı Doğu Anadolu'nun güvenliğini sağlamak için, bölgede ki Kürtlerin de yer alması ile Abdülhamid Han tarafında…

Abdülhamid Han'ın yadigarları...


Abdülhamid Han'ın yadigarları...

Dedeleri cennet mekân Abdülhamid Han'ın yaptırdığı, Hicaz Demiryolu Medine Tren İstasyonunda Osmanlı Hanedanı reisi Şehzade Harun Abdülkerim Osmanoğlu ve torunu Nilhan Sultan Osmanoğlu...
Allah uzun ömürler versin...

Allah uzun ömürler versin...

Allah uzun ömürler versin.

1924 Hanedan sürgünü sonrasında; 94 sene sonra askere gitme fırsatını yakalayan ilk Şehzade, 2018' de askere giden, cennet mekân Abdülhamid Han'ın 5. kuşak torunu Şehzade Yavuz Selim Osmanoğlu olmuştur.

Şehzade Orhan Osmanoğlu, oğlu Şehzade Yavuz Selim Osmanoğlu ile birlikte.



Filistin'de onurlu bir Abdülhamid Han torunu...


Filistin'de onurlu bir Abdülhamid Han torunu...

Mescid-i Aksa ve Burak duvarı arasındaki işyerini; Yahudilerin 30 milyon dolar önermesine rağmen satmayan Filistin'li kardeşimiz İmad Ebu Hadice, tarihte Yahudilere aynı cevabı veren cennet mekân Abdülhamid Han'ın torunu Şehzade Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu ile birlikte...

Vatan, millet, ezan dedi bedelini canıyla ödedi...


 Vatan, millet, ezan dedi bedelini canıyla ödedi...


" Kimseye dargın değilim. Hayata veda etmek üzere olduğum şu anda, devletime ve milletime ebedi saadetler dilerim. "
[Merhum Başbakan Adnan Menderes]

Allah rahmet eylesin. Kabri nur olsun...

Fatihalarla anılmak herkese nasip olmaz...


Fatihalarla anılmak herkese nasip olmaz...

Kimisi sirenlerle; klaksonlarla, saygı duruşlarıyla, heykellerle anılır. Kimisi de Fatihalarla, dualarla, hizmetleriyle ve rahmetle anılır. Çok şükür atamız cennet mekân Abdülhamid Han'ı Fatihalarla anıyoruz.
Ruhu şad olsun...

Kabrin nur olsun Müşfika anne...


Kabrin nur olsun Müşfika anne...

Sultan Abdülhamid Han'ın son nefesine kadar yanında olan zevcesi Müşfika Kadınefendi...

Müşfika annemiz, Abdülhamid Han tahttan indirilip Selanik'e sürgüne giderken yanındaydı. Beylerbeyi Sarayında son anına kadar yine Abdülhamid Han'ın yanındaydı.

Müşfika Kadınefendi'nin sonraki yıllarda büyük maddi sıkıntılar çekmesi ve Başbakan Adnan Menderes'e mektup yazarak yardım istemek zorunda kalması tarihimiz için utanç verici hadiselerdendi.

Beşiktaş'ta Serencebey yokuşunda bir ahşap evde kalıyordu Müşfika Kadınefendi.

Müşfika Kadınefendi, örtülü ödenekten her ay 200 lira alıyordu ve tek geliri bu olduğu için geçinemiyordu.

26 Ekim 1954' te Başbakan Adnan Menderes'e yazdığı mektupta özetle şöyle diyor :

"Ben merhametli milletimize tarihin bir emaneti gibiyim.Devletten ve milletten başka dayanağım yoktur.

Mümkünse verilen tahsisata bir miktar daha ilave delâletlerinizi rica ediyorum.
Aciz bir şekilde yaşamama rıza göstermeyin."

Sıkıntısını açıkça dile getiren Müşfik Kadınefendi mektubunu Adnan Menderes'e: " Oğlum... Halimi arzettim.Sevgi ve dualarla gözlerinizden öperim" diyerek bitiriyordu.

Bu mektup üzerine Müşfik Kadınefendi'ye ayda 50 lira zam yapılmıştı.

Müşfika Kadınefendi Serencebey yokuşundaki evinden 37 sene boyunca sadece bir kaç defa dışarı çıkmıştı.

Sadece bir gazetecinin röportajını kabul etmiş " Hiç sokağa çıkmadan nasıl yaşıyorsunuz ?" sorusuna şöyle cevap vermişti :

" Namaz kılıyorum, Kur'an okuyorum, efendime dua ediyorum evlâdım. "
Mekânı cennet olsun.

Bu ülkeye hizmet etmenin bedeli bu oldu.





Bu ülkeye hizmet etmenin bedeli bu oldu.

4 karede 27 Mayıs darbesi sonrası Demokrat Parti vekillerine layık görülen muamele...
Bu insanlar; ne ülkelerine, ne milletine ihanet etmiş insanlardı. Ne de, bugün bazı siyasi partilerin terör örgütleriyle kolkola girmesine benzer bir eş değer ihanetin içindeydiler.
Hizmet etmeye çalıştılar.Başarılı olup olmadıklarına halk karar vermeliydi.Fakat malum zihniyet buna izin vermedi.
27 sene tek parti olarak milletin kanını emdikten sonra kendilerini devirenlerden intikamlarını böyle aldılar.
Onlara bu hücre hapisleri layık görüldü.Bu zulümleri yaparken onları fotoğrafladılar ve aşağladılar.
Bu zulümleri yapanlar bugün lanetle anılırken, bu ülkeye hizmet etmeye çalışan resimlerdeki insanlar ise dualarla anılıyor.
Bu darbe ve darbeyi yapanlardan bugün hala bazı çevreler övgüyle bahseder.Hala bir kınama dahi yapamazlar bu darbenin yıldönümü olduğunda.
Kim olduklarını anlamak ise hiç zor değildir.
Allah bu zihniyete fırsat vermesin...

ONLAR BU TOPRAKLARA GELDİĞİNDE


 

22 Mart 2021 Pazartesi

İRAN FİTNE İÇİN YAŞAR


 

İNÖNÜ UÇAK SANAYİİNİ YOK EDİYOR


 İNÖNÜ UÇAK SANAYİİNİ YOK EDİYOR


Batı emperyalizmin yerli işbirlikçisi CHP lideri İnönü, uçak sanayiini yok ediyor...

Diktatör İnönü, Lozan'da İngilizlere verdiği "Savaş sanayii kurmayacağız" sözünü tuttu...

İNÖNÜ, NURİ DEMİRAĞ’IN UÇAK FABRİKASINI
DAĞITTI. YEŞİLKÖY'Ü METREKARESİNİ BİR KURUŞTAN
İSTİMLAK ETTİ, DEMİRAĞ'IN ELİNDEN ALDI

Fotoğraflar: İnönü ihracat izni vermeyince elde kalan Nuri Demirağ uçakları. Sanayici Nuri Demirağ sol altta ve sağda Diktatör İsmet İnönü... Yer: İşadamı Nuri Demirağ’ın Yeşilköy’deki Gök Okulu…Diyalog, Nuri Demirağ ve Cumhurbaşkanı Milli Şef İsmet İnönü arasında geçiyor…

İSMET İNÖNÜ: Nuri Bey, her şey çok mükemmel, daha ileriye gitmek için niçin devletle işbirliği yapmıyorsunuz?

NURİ DEMİRAĞ: Teşekkür ederim. Senelerdir söylediğiniz hususta uğraştım. Fakat başaramadım. Devlet mensupları benden rüşvet istiyorlar. (Bu söz üzerine İnönü bozuldu)

İNÖNÜ: İspat eder misin?

DEMİRAĞ: İspat ederim. Müsaade ederseniz evrakları getireyim, (diye yazıhaneye geçti) İNÖNÜ: (yanındaki zevata dönerek) Zenginliği başını döndürdü. Havaalanını istimlak edin. Uçakları sattırmayın… dedi.

Nuri Bey içeriye girdiğinde İnönü ayağa kalkmış, kapıdan çıkarken karşılaştılar. Bir şey söylemeden otomobiline binerek ayrıldılar..
Bu kan donduran diyalog ve açıklama, İstanbul eski milletvekili ve ÖDP eski genel başkanı Ufuk Uras’ın merhum babası emekli albay Hasip Uras tarafından yazılan bir kitaptan alındı: ‘Hayat Bir Tecrübedir’. Kitapta son derece ilginç bir kişilik olan Hasip Uras’ın anıları ve mücadelesi yer alıyor.

Kitapta cumhuriyetin ilk girişimcilerinden, ilk uçak fabrikasının kurucusu Nuri Demirağ ile dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü arasında 68 yıl önce yaşanan çok çarpıcı bir rüşvet diyalogu anlatılıyor: “Divriğili Nuri Demirağ, 1937’de birçok ilde bile olmayan ortaokulu ilçesine yaptı. Bu ortaokuldan pekiyi ile mezun olan sekiz öğrenciyi pilot okuluna aldı, ağabeyim bunlardan biriydi. Beşiktaş ve Yeşilköy’de tayyare atölyesi kurdu. Divriği’de kuracağı gök okulu için havaalanı sahası, fabrika ve santral yeri aldı. Yeşilköy’de Gök Okulu kurdu. Balkan devletlerine planörler sattı. Okul tayyareleri yaptı. Almanlardan sonra dünyada en iyi uçağını Demirağ yapıyordu.

Ağabeyi Kemal Uras’ın babasına gönderdiği mektupta Demirağ ile İnönü arasındaki diyalog, ilk kez bu kitapta yer alıyor:
“Babacığım size üzücü bir haber vereceğim. Cumhurbaşkanımız geldiler. Havaalanını ve okulu gezdiler. Herşeyi beğendiler. Nuri Bey’in odasına geçildi. Nuri Bey, yaptığı işleri bir bir Cumhurbaşkanımıza ve yanındaki kişilere arzetti. Sonunda şöyle konuşma geçti:

İSMET İNÖNÜ: Nuri Bey, her şey çok mükemmel, daha ileriye gitmek için niçin devletle işbirliği yapmıyorsunuz?

NURİ DEMİRAĞ: Teşekkür ederim. Senelerdir söylediğiniz hususta uğraştım. Fakat başaramadım. Devlet mensupları benden rüşvet istiyorlar.

Bu söz üzerine İnönü bozuldu.

İNÖNÜ: İspat eder misin?

DEMİRAĞ: İspat ederim. Müsaade ederseniz evrakları getireyim, diye yazıhaneye geçti. İnönü yanındaki zevata dönerek, ‘Zenginliği başını döndürdü. Havaalanını istimlak edin. Uçakları sattırmayın.’ dedi. Nuri Bey içeriye girdiğinde İnönü ayağa kalkmış, kapıdan çıkarken karşılaştılar. Bir şey söylemeden otomobiline binerek ayrıldılar”

Bugün Atatürk Havalimanı olarak bilinen o yer, kısa süre sonra metrekeresi bir kuruştan istimlak ediliyor. İstimlak bedelinin 40 parası satış vergisi olarak kesiliyor ve Nuri Demirağ’a metrekare başına yarım kuruşun biraz üzerinde 60 para veriliyor…. Ve devlet dünyanın en iyi uçaklarından birini yapan Nuri Demirağ'dan tek uçak bile almadığı gibi, üretilen uçakların İspanya'ya, İran'a ihraç edilmesine de engel oldu. Böylece hiç bir devlet desteği almadan kendiliğinden ortaya çıkan uçak sanayii de yok edildi... Batılı emperyalistler öyle istediği için.

(Yaşar Gören) 

CEVAD ÇOBANLI PAŞA


 

1969'DA İSRAİL ASKERLERİ


 

BU TOPLARI DÜNYADA İLK OLARAK OSMANLI İCAT ETTİ.


 

ÇERKES HASAN


 

MAHMUT ESAT BOZKURT


 

GERİ KALAN DÖRTTE ÜÇLÜK TOPRAK GAVUR TOPRAĞIMI?


 

İNÖNÜ'NÜN SÖZLERİ


 

2 Mart 2021 Salı

1.Dünya Savaşında 18 genç kadın



1.Dünya Savaşında 18 genç kadın

1.Dünya Savaşında 1916 ve 1918 Yıllarında Rus işgalindaki Bayburt'un Yukarı Kırzı Köyünde Ermenilerden namuslarını korumak için 18 genç kadın kendilerini su kuyularına atarak kendi hayatlarına son vermişlerdir.

Merhumelerin ruhlarına Cenab-ı Hak binler Rahmet eylesin ve kabirlerini pür-nur etsin, âmîn.
Mekanları cennet olsun Amin .
Cenab-ı Hak o merhumelere de mağfiret eylesin! Âmîn.
Cenab-ı Hak o merhumelere de garîk-i rahmet eylesin! Âmîn.

YUNAN'I DENİZE DÖKTÜK