TRABZON'DA ERMENİ İSYANI
Trabzon kazasında nüfusun çoğunluğu Müslümanlardan oluşmakla birlikte Rum, Ermeni, Katolik ve Protestan nüfus da bulunmaktaydı.
Ermeniler tüm nüfus içinde üçüncü sırada yer alıyorlardı. Sözgelimi 1835’te 25-30 bin civarında olan Trabzon nüfusunun ancak iki-üç bini Ermenilerden oluşuyordu. 1840’ta dönemin Trabzon başpiskoposunun onayladığı rakamlara göre şehirde bulunan 5.800 evin ancak 300’ünde Ermeniler ikamet etmekteydi.
1860’larda 55.700 olan nüfusun 3.600’ü Ermeni idi. 1871 tarihli Trabzon Vilâyet Salnamesi’ne göre Trabzon’da 435 hanede 1.349 Ermeni yaşamaktaydı. Giritli Sırrı Paşa Trabzon Valiliği sırasında 1876, 1877 ve 1878 yıllarında vilayetin erkek nüfusuna dair sadarete üç adet rapor göndermiştir.
Buna göre 1876’da nefs-i Trabzon’da 1.675 Ermeni, 1.827 Rum ve 6.366 Müslüman;
1877’de 1.608 Ermeni, 1.789 Rum ve 6.316 Müslüman; 1878’de 1.594 Ermeni, 1.737 Rum ve 6.305 Müslüman nüfus mevcuttur.
V. Quinet 1890’lı yıllarda kentte 5-6 bin Ermeni’nin yaşadığını belirtmektedir.
Trabzon Valisi Kadri Bey 18 Ekim 1893 tarihinde Dahiliye Nezareti’ne çektiği bir telgrafta Trabzon Sancağında erkek ve kadın 22.681 Ermeni yaşadığını, bunun da yaklaşık altı bininin Trabzon kazasında hayat sürmekte olduğunu ifade etmektedir. Tüm vilayette ise 42.349 Ermeni bulunmaktadır.
Sonuçta 1895’e gelindiğinde Trabzon’da Türk-Ermeni ilişkileri, gerek toplumsal düzeyde gerekse yönetim ile Ermeniler arasındaki ilişkiler bağlamında karşılıklı bir güvensizlik çerçevesine oturmuş bulunmaktaydı.
Türkler açısından kendisini devletin ve şehrin sahibi olarak görmek, ayrılıkçı olarak tanımlanan Ermenilere karşı hem kişisel hem de devlet güvenliği açısından tetikte olmayı gerektiriyordu. Ermeniler açısından ise Osmanlı Devleti tebaası olarak yaşamak artık imkânsız hale gelmekteydi. Kısacası iki toplum arasında ayrışma başlamıştı.
Trabzon’da 1895 Ermeni İsyanının Gerçekleşmesi Trabzon’da 1895 Olayları üç aşamada meydana geldi. İlk olarak, Van eski valisi Bahri Paşa İstanbul’a dönerken beş günlüğüne misafir olarak geldiği Trabzon’da, /2 Ekim 1895 günü akşamüzeri saat on bir sularında, davetlisi bulunduğu Trabzon İstinaf Mahkemesi Reisi Esat Efendi’nin evine giderken, Uzun Sokak ile Zeytinlik Mahallesi’ne giden dar yolun birleştiği noktada, kendisine ve yanında bulunanlara beş-altı adım mesafeden; 25 yaşlarında, eşkâli bilinen, setre pantolon giyinmiş iki Ermeni tarafından revolver ile 8-10’ar el ateş edildi. Bu sırada Bahri Paşa’nın yanında Trabzon Redif Fırkası Kumandanı Ahmed Hamdi Paşa, Trabzon Vilayeti Alaybeyi Süleyman Bey, giderken yolda rastladıkları İran’ın Trabzon Konsolosu Mirza Razî Han ve Posta Telgraf Baş Müdürü İzzet Bey bulunuyordu. Olayda Bahri Paşa kalçasından, Hamdi Paşa ise ayağından hafif surette yaralanmışlardı.
Hadisenin ikinci safhası yaralama olayından iki gün sonra, esnaf sınıfından birkaç Müslüman’ın Bahri Paşa’ya karşı düzenlenen başarısız suikast girişimine karışan fakat yakalanamayan Berber İstephan’ın oğlu Haçik’e Ayavasil Mahallesi’nde rastlamalarıyla meydana geldi.
Esnaf, seni cârih diye hükümetten arıyorlar nereye kaçıyorsun diye sorarken Haçik onlara ateş etti. Bu sırada yan sokaktan geçmekte olan ve silah seslerini işiterek olay yerine gelen Trabzonlu er Tavacı-zâde Rahmi Efendi kendisine de silah atılması sonucunda ağır bir surette yaralandı ve üç gün sonra öldü.
Bu sırada Oseb adlı bir Ermeni, evinde ve dükkânında yapılan aramada birçok silah ve örgüt evrakı bulunduğu için tutuklandı.
Böylece Trabzon’daki Ermeni vukuatının ikinci safhası meydana gelmiş oldu. Asıl olaylar ise üçüncü aşamada yaşandı. Şehirdeki iki olayı, İstanbul’da ayak takımından bazı Ermeni serserilerin çıkarmak istediğine ilişkin haberlerin yayılmasının izlemesi, Trabzon’daki gerginliği iyice artırmıştı. 26 Eylül 1311 Salı /8 Ekim 1895 günü Vali Kadri Bey, Belediye Reisini yanına alarak çarşıya gitmiş, muteber bir esnafın dükkânında İslâm ve Hıristiyan ahaliden bir hayli kişiyi toplamış, asayişin sağlanması hususunda konuşurken, saat beş buçuk civarında, birden Meydan-ı Şarkî tarafından tüfek ve tabanca sesleri duyulmaya başlamıştı.
Olaylar, Trabzon Ermeni Komitesi üyelerinden, beş yıl önce benzer bazı hadiselere karışması nedeniyle tutuklanan ancak afv-ı şahâneye mahzar olarak serbest bırakılan Erzincanlı bir tüccar olan Agop Şvarş’ın kalmakta olduğu odanın balkonundan sebepsiz yere Müslüman ahaliye ateş etmesi ile başlamıştı.
Bu ateş sonucunda hanın içindeki dört Müslüman ölmüştü. Polis ve askerler olayları önlemeye çalıştıkça cesareti artan Ermeniler meydan civarındaki dükkân, mağaza, han odaları ve sokaklara bakan evlerin pencerelerinden, meydanda toplanan asker, zaptiye ve halkın üzerine silah atmışlardı. Olayları yatıştırmak üzere çarşıdan meydana gelen Vali Kadri Bey’e de ateş açılması sonucu olay iyice çığırından çıkmış ve ancak saat dokuz sıralarında çatışmalar kontrol altına alınabilmişti.
Hadise hükümet güçleri tarafından kontrol altına alındıktan sonra evlerde, hanlarda, mağazalarda kapanıp kalmış olan Ermeniler, bulundukları yerlerden çıkarılmış, üzerinde silah bulunanların silahları alınmış askeri kışlada gözetim altına alındılar.
Bunlara ve Müslüman evleri ile Katolik okuluna sığınan diğer Ermeni ailelerden ihtiyacı olanlara ekmek ve başkaca gerekli erzak verilmişti. Asayiş tamamen sağlandıktan sonra, Ermenilerden sabıkası olanlar ve zanlı bulunanlardan elde edilebilenler Divân-ı Harb’e teslim edilmiş, diğerleri ise evlerine gönderilmişti.
Vali Kadri Bey’in 8 Ekim 1895 tarihli açıklamasına göre olaylar başladığından beri silahıyla birlikte teslim olanların sayısı 40’a ulaşmıştı.
Hadisenin olduğu günün sabahında yapılan incelemelerde 177’si erkek, 5’i kadın 182 Ermeni’nin,
1 Rum’un, 1’i asker 12 Müslüman’ın öldüğü tespit edilmiştir.
Ermenilerden 14 erkek 4 kadın, Müslümanlardan da 1’i asker 26 yaralının bulunduğu anlaşılmıştı.
İngiltere’nin Trabzon Konsolosu Longworth, Trabzon kent merkezi ve Gümüşhane dâhil civar kasaba ve köylerde toplam 507 Ermeni’nin öldüğünü iddia etmiştir.
Bunlardan 298’i Trabzon merkezdendi. Longworth hazırladığı raporda, Trabzon merkez kazada 400’den fazla ölünün defnedildiğini gördüğünü belirtmekle birlikte, Trabzon’daki ölü sayısının 298 kişi olduğunu söylemektedir.
Fransa Konsolosu Cilliere, Resmi otorite ölü sayısı 180 dese de şehir merkezinde 500’ün üzerinde Ermeni ölmüştür diye rapor vermiştir.
Yabancı misyon şeflerinin verdikleri sayılar elbette abartılıdır. Bunun sebebi de kendilerinin Ermenilere verdikleri destekten kaynaklanmakta ve Dünya kamuoyunun dikkatini çekmeye yöneliktir.
Bizce valinin açıkladığı sayılar daha gerçekçidir.
Davut Bulut
Kaynakça:
Karadeniz İncelemeleri Dergisi
Ahmet KARAÇAVUŞ
https://tarihenotdus.org/ yerel-tarih/ trabzonda-ermeni-isyani-ahm et-karacavus/
Trabzon kazasında nüfusun çoğunluğu Müslümanlardan oluşmakla birlikte Rum, Ermeni, Katolik ve Protestan nüfus da bulunmaktaydı.
Ermeniler tüm nüfus içinde üçüncü sırada yer alıyorlardı. Sözgelimi 1835’te 25-30 bin civarında olan Trabzon nüfusunun ancak iki-üç bini Ermenilerden oluşuyordu. 1840’ta dönemin Trabzon başpiskoposunun onayladığı rakamlara göre şehirde bulunan 5.800 evin ancak 300’ünde Ermeniler ikamet etmekteydi.
1860’larda 55.700 olan nüfusun 3.600’ü Ermeni idi. 1871 tarihli Trabzon Vilâyet Salnamesi’ne göre Trabzon’da 435 hanede 1.349 Ermeni yaşamaktaydı. Giritli Sırrı Paşa Trabzon Valiliği sırasında 1876, 1877 ve 1878 yıllarında vilayetin erkek nüfusuna dair sadarete üç adet rapor göndermiştir.
Buna göre 1876’da nefs-i Trabzon’da 1.675 Ermeni, 1.827 Rum ve 6.366 Müslüman;
1877’de 1.608 Ermeni, 1.789 Rum ve 6.316 Müslüman; 1878’de 1.594 Ermeni, 1.737 Rum ve 6.305 Müslüman nüfus mevcuttur.
V. Quinet 1890’lı yıllarda kentte 5-6 bin Ermeni’nin yaşadığını belirtmektedir.
Trabzon Valisi Kadri Bey 18 Ekim 1893 tarihinde Dahiliye Nezareti’ne çektiği bir telgrafta Trabzon Sancağında erkek ve kadın 22.681 Ermeni yaşadığını, bunun da yaklaşık altı bininin Trabzon kazasında hayat sürmekte olduğunu ifade etmektedir. Tüm vilayette ise 42.349 Ermeni bulunmaktadır.
Sonuçta 1895’e gelindiğinde Trabzon’da Türk-Ermeni ilişkileri, gerek toplumsal düzeyde gerekse yönetim ile Ermeniler arasındaki ilişkiler bağlamında karşılıklı bir güvensizlik çerçevesine oturmuş bulunmaktaydı.
Türkler açısından kendisini devletin ve şehrin sahibi olarak görmek, ayrılıkçı olarak tanımlanan Ermenilere karşı hem kişisel hem de devlet güvenliği açısından tetikte olmayı gerektiriyordu. Ermeniler açısından ise Osmanlı Devleti tebaası olarak yaşamak artık imkânsız hale gelmekteydi. Kısacası iki toplum arasında ayrışma başlamıştı.
Trabzon’da 1895 Ermeni İsyanının Gerçekleşmesi Trabzon’da 1895 Olayları üç aşamada meydana geldi. İlk olarak, Van eski valisi Bahri Paşa İstanbul’a dönerken beş günlüğüne misafir olarak geldiği Trabzon’da, /2 Ekim 1895 günü akşamüzeri saat on bir sularında, davetlisi bulunduğu Trabzon İstinaf Mahkemesi Reisi Esat Efendi’nin evine giderken, Uzun Sokak ile Zeytinlik Mahallesi’ne giden dar yolun birleştiği noktada, kendisine ve yanında bulunanlara beş-altı adım mesafeden; 25 yaşlarında, eşkâli bilinen, setre pantolon giyinmiş iki Ermeni tarafından revolver ile 8-10’ar el ateş edildi. Bu sırada Bahri Paşa’nın yanında Trabzon Redif Fırkası Kumandanı Ahmed Hamdi Paşa, Trabzon Vilayeti Alaybeyi Süleyman Bey, giderken yolda rastladıkları İran’ın Trabzon Konsolosu Mirza Razî Han ve Posta Telgraf Baş Müdürü İzzet Bey bulunuyordu. Olayda Bahri Paşa kalçasından, Hamdi Paşa ise ayağından hafif surette yaralanmışlardı.
Hadisenin ikinci safhası yaralama olayından iki gün sonra, esnaf sınıfından birkaç Müslüman’ın Bahri Paşa’ya karşı düzenlenen başarısız suikast girişimine karışan fakat yakalanamayan Berber İstephan’ın oğlu Haçik’e Ayavasil Mahallesi’nde rastlamalarıyla meydana geldi.
Esnaf, seni cârih diye hükümetten arıyorlar nereye kaçıyorsun diye sorarken Haçik onlara ateş etti. Bu sırada yan sokaktan geçmekte olan ve silah seslerini işiterek olay yerine gelen Trabzonlu er Tavacı-zâde Rahmi Efendi kendisine de silah atılması sonucunda ağır bir surette yaralandı ve üç gün sonra öldü.
Bu sırada Oseb adlı bir Ermeni, evinde ve dükkânında yapılan aramada birçok silah ve örgüt evrakı bulunduğu için tutuklandı.
Böylece Trabzon’daki Ermeni vukuatının ikinci safhası meydana gelmiş oldu. Asıl olaylar ise üçüncü aşamada yaşandı. Şehirdeki iki olayı, İstanbul’da ayak takımından bazı Ermeni serserilerin çıkarmak istediğine ilişkin haberlerin yayılmasının izlemesi, Trabzon’daki gerginliği iyice artırmıştı. 26 Eylül 1311 Salı /8 Ekim 1895 günü Vali Kadri Bey, Belediye Reisini yanına alarak çarşıya gitmiş, muteber bir esnafın dükkânında İslâm ve Hıristiyan ahaliden bir hayli kişiyi toplamış, asayişin sağlanması hususunda konuşurken, saat beş buçuk civarında, birden Meydan-ı Şarkî tarafından tüfek ve tabanca sesleri duyulmaya başlamıştı.
Olaylar, Trabzon Ermeni Komitesi üyelerinden, beş yıl önce benzer bazı hadiselere karışması nedeniyle tutuklanan ancak afv-ı şahâneye mahzar olarak serbest bırakılan Erzincanlı bir tüccar olan Agop Şvarş’ın kalmakta olduğu odanın balkonundan sebepsiz yere Müslüman ahaliye ateş etmesi ile başlamıştı.
Bu ateş sonucunda hanın içindeki dört Müslüman ölmüştü. Polis ve askerler olayları önlemeye çalıştıkça cesareti artan Ermeniler meydan civarındaki dükkân, mağaza, han odaları ve sokaklara bakan evlerin pencerelerinden, meydanda toplanan asker, zaptiye ve halkın üzerine silah atmışlardı. Olayları yatıştırmak üzere çarşıdan meydana gelen Vali Kadri Bey’e de ateş açılması sonucu olay iyice çığırından çıkmış ve ancak saat dokuz sıralarında çatışmalar kontrol altına alınabilmişti.
Hadise hükümet güçleri tarafından kontrol altına alındıktan sonra evlerde, hanlarda, mağazalarda kapanıp kalmış olan Ermeniler, bulundukları yerlerden çıkarılmış, üzerinde silah bulunanların silahları alınmış askeri kışlada gözetim altına alındılar.
Bunlara ve Müslüman evleri ile Katolik okuluna sığınan diğer Ermeni ailelerden ihtiyacı olanlara ekmek ve başkaca gerekli erzak verilmişti. Asayiş tamamen sağlandıktan sonra, Ermenilerden sabıkası olanlar ve zanlı bulunanlardan elde edilebilenler Divân-ı Harb’e teslim edilmiş, diğerleri ise evlerine gönderilmişti.
Vali Kadri Bey’in 8 Ekim 1895 tarihli açıklamasına göre olaylar başladığından beri silahıyla birlikte teslim olanların sayısı 40’a ulaşmıştı.
Hadisenin olduğu günün sabahında yapılan incelemelerde 177’si erkek, 5’i kadın 182 Ermeni’nin,
1 Rum’un, 1’i asker 12 Müslüman’ın öldüğü tespit edilmiştir.
Ermenilerden 14 erkek 4 kadın, Müslümanlardan da 1’i asker 26 yaralının bulunduğu anlaşılmıştı.
İngiltere’nin Trabzon Konsolosu Longworth, Trabzon kent merkezi ve Gümüşhane dâhil civar kasaba ve köylerde toplam 507 Ermeni’nin öldüğünü iddia etmiştir.
Bunlardan 298’i Trabzon merkezdendi. Longworth hazırladığı raporda, Trabzon merkez kazada 400’den fazla ölünün defnedildiğini gördüğünü belirtmekle birlikte, Trabzon’daki ölü sayısının 298 kişi olduğunu söylemektedir.
Fransa Konsolosu Cilliere, Resmi otorite ölü sayısı 180 dese de şehir merkezinde 500’ün üzerinde Ermeni ölmüştür diye rapor vermiştir.
Yabancı misyon şeflerinin verdikleri sayılar elbette abartılıdır. Bunun sebebi de kendilerinin Ermenilere verdikleri destekten kaynaklanmakta ve Dünya kamuoyunun dikkatini çekmeye yöneliktir.
Bizce valinin açıkladığı sayılar daha gerçekçidir.
Davut Bulut
Kaynakça:
Karadeniz İncelemeleri Dergisi
Ahmet KARAÇAVUŞ
https://tarihenotdus.org/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder